Bir perşembe sabahı Kylie ve ben Taksim'de sergi ödevini gerçekleştirmek için yola koyulduğumuzda belki de sabahın o erken saatlerinde bize biraz olsun işkence gibi gelen bu ödevin sonunun hayatımızda hiç unutmayacağımız bir anı haline geleceğinden habersizdik.İstiklal Caddesindeki uzun yürüyüşler sonunda Arter Sanat Galerisi'ne gitmeye karar verdik. Buna sebep olan en büyük faktör ise camekandan görülen Ayşe Erkmen'in 'şapka' sergisiydi.Aynı şapkanın sayamayacağım kadar çok rengi bir aradayken, bu durum bizde onlara daha yakından bakma isteği uyandırdı.İyiki de uyandırmış.Başımıza geleceklerden habersiz bir şekilde görevlilerden sanat eserleriyle ilgili bilgi alırken Arter Sanat Galerisi'nin diğer sanat galerilerinin aksine çağdaş sanatı,sanatseverlerle buluşturmayı amaçladığını öğrendik.Nitekim galerideki eserler de bu durumu en iyi şekilde açıklıyordu.Bu sergi çağdaş ve modern sanatın önemli isimlerinin eserlerine ev sahipliği yapıyor.Sergi de tüketici toplumun eleştirisi, monotonlaşmış iş hayatı gibi günümüzün dünyasında karşılaştığımız toplumsal olayların konu edildiği eserlere yer verilmiş.Biz sergiyi gerçekten çok beğendik, hem yaratıcılığı hem de orjinal eserleriyle hala kendinden bahsettiriyor.
Bu duruma en büyük katkısı olan eser ise Ahmet Öğüt tarafından hazırlanmış olan 'Kara Elmas' çalışmasıydı.Bu serginin bizim için önemi ise bu çalışmaya interaktif bir şekilde katılmış olmamız.Çalışmayı tam doğru dürüst bile anlamadan görevlinin bize katılacak mısınız diye sorması bu çalışmanın detayını daha fazla merak etmemize sebep oldu.Oldukça geniş bir odanın içinde tam dokuz ton kömürün arasında 1.5 cm3lük bir plastik kutuyu aramak bu çalışmanın bizden beklediğiydi.Kutunun kendisi de siyah olduğu ve kömürler de ağır olması karşılaştığımız ilk engeldi.Çalışmanın orjinalliği aslında burada başlıyor.Kutuyu bulduğunuz takdirde size kutunun temsil ettiği elması veriyorlar.Durumu anladıktan sonra birbirimize bakıp biz bunu yaparız dedik :) O dakikadan sonra sergi ödevi tam anlamıyla yerini kömür madeninde elmas aramaya bıraktı.Beş dakika içinde üzerimize sarı işçi tulumlarını,ayağımıza botlarımızı ve elimize de eldivenleri geçirdiğimizde o küçük plastiği aramak için kürekleri elimize almaya hazırdık.Ve kazmaya başladık,bize ayrılan bir saati tam dolduramamış olsak da kazdık,kazdık ve yine kazdık.Sonuç;yorulan ve kömürlerinin üzerine kendimizi atan biz, pes ettik :)
Kara Elmas'ın izleyiciye anlatmaya çalıştığı şey, kömür madeninde elmas aramak.Ahmet Öğüt bu çalışmayla sanat eserinin maddi kıymetini, izleyicinin onu izlerken harcaması gereken çaba ve zaman gibi konuları,izleyicinin performatif bir katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlamış.Kömürlerin arasında duran plastik galerinin duvarının bir parçası.Duvardaki bu parçanın yerinde de bir kıratlık bir elmas yer alıyor. Elmasın koordinatları hemen odanın yanında yazılı. Görmek isterseniz bir dürbün alıyorsunuz ve koordinatları takip ederek elmasa bakabiliyorsunuz. Kömürlerin arasındaki küçük parçayı bulduğunuz zaman ise galeri elması size veriyor.Malesef biz o elmasın sahibi olamadık ama çok keyifli bir gün geçirmiş olduk :) Bizden birkaç gün sonrasında oraya gelen İstanbul Üniversite'sinden iki tane arkadaşımız ise şuan o elması bulmanın mutluluğunu yaşıyor :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder