2 Mayıs 2011 Pazartesi

Medya Ve Sansür






Günümüzde medya ve sansür birbirinden ayrılmaz iki kavram olarak görülmektedir. Nerdeyse her yerde karşımıza çıkan sansür, yani bir şeylerin gösterilmesinin veya gözükmesinin engellenmesi ya da üzerinin kapatılması anlamına geliyor. Sansür artık tüm iletişim teknolojilerinin içinde yazılı basında, TV, internet, tablet ve sosyal medyada yani her yerde. Bu durumdan son derece rahatsız olduğumu söyleyebilirim. Bir haber eğer tüm gerçekliğiyle gösterilirse anlam kazanır daha çarpıcı olur. Ben demiyorum ki bir cinayet haberi tüm açıklığıyla gösterilsin, demek istediğim sansürün gerektiği yerde kullanılması. Ne yazık ki buna rastlamak bir hayli zor. Özgürlük bir toplumdaki huzurun sürmesi için en önemli şey. İnsan özgür oldukça, fikirlerini rahatça söylediği derece huzurludur. Bu engellenince, toplum içinde bunalımlar yaşanmaya başlar. Sansürün sözlük anlamına baktığımızda; insan ifadesinin çeşitli yollarla kontrol altına alınması, pek çok durumda hükümet tarafından uygulandığı, en somut amacı toplumu korumak ve devletin üzerinde kontrol sağlayacağı şekilde geliştirmek olduğu yazmaktadır. Genellikle toplumu etkileyen durumlarda veya eylemlerde uygulanır ve ifade özgürlüğünü suistimal eden düşünceleri bastırma amacı güder. Bu şekilde yazılmış olmasına rağmen, aslında uygulanan sansür çok daha fazlası.

Kapatılmalarının ardından bir hayli konuşulan Youtube ve blogspot sitelerinin arkasında yatan gerçeklerden çoğumuz habersiz. Kim ya da kimler, neye dayanarak ne üzerine ve ne şekilde bu siteleri kapatma yoluna gidiyorlar? Yasakçı zihniyet olarak bilinenler aslında bu sorduğum soru içindeki kim ya da kimleri temsil ediyor. Belli bir güce ve söz hakkına sahip bu yasakçı zihniyet, kendi benimsediği görüş ve zihniyete karşı ne varsa ortadan kaldırarak üstesinden geliyor. Sizin belki de sadece kendiniz için yazdığınız ve emek harcadığınız bu yazılarınıza ulaşmanız engellenirken, aslında o site değil siz engellenmiş oluyorsunuz. Siz ve sizin düşünceleriniz, bakış açılarınız ve benimsediğiniz doğrularınız. Bir sabah kalkıp yazmak için masaya oturduğunuzda “Mahkeme kararıyla bu siteye erişim engellenmiştir.” yazısıyla karşılaşıp küçük bir çocuğun oyuncağının elinden alınması duygusunu içine giriyoruz. Bilgisayar ayarlarımızı değiştirerek bu sitelere girme engelini belki ortadan kaldırabiliyoruz ama bu durum bile bizi tam anlamıyla mutlu edemiyor. Bunun sebebi ise endişe içinde olmamız. Bir sonraki şey ne olacak korkusu. Demokrasinin olduğu bir ülkede yaşarken aslında demokrasiden çok uzak olunması medya ve sansür için söylenebilecek en doğru şey belki de. Medya artık özgürlüğünü sansürle birlikte kaybetmektedir. Yaşadığımız toplum içinde sansürlenen her şeye boyun eğmemiz bekleniyor, boyun eğilmediği sürece ise karşılaşılan durum çok açık, örnekleriyle karşımızda. Tek bir kişi istiyor diye bir topluluğun o kişiye itaat etmesi çok zor ve kabul edilemez. Toplumun doğru ile yanlışı ayırt etmesi için var olan medya, gerçek görevini yerine getirememektedir. Bu medyanın topluma ulaşması da sansürleniyor demektir. Halbuki yasaklar insanları tepki göstermeye, eylemlere ve isyana götürür.  Yasaklar yerine topluma görmesi gereken şeyleri sunmak düzeni sağlayacak en önemli etkendir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder